23 Aralık 2012 Pazar

NE OLACAK HALİM..

Hiç kendim kadar ağlamaya elverişli bir insan tanımadım tanımakta istemem.İçim bir ağlamak istiyor bir ağlamak istiyor duramıyorum,susamıyorum.Sebebini sorsanız cevabımı derleyip toplamam 10 dakkamı alır.
Ama yok böyle bir his Beşiktaş-Kayseri spor maçını İnönü stadında izleyip ilk yarı boyunca hiç susmadan ağlayan birini tanıdınız mı hiç??? İşte o benim. Beşiktaşa üzülüp ağlıyorum sanan kameramanlardan kaçmakla geçti yarım saat :) Hayır bir sebep olsa içim yanmayacak.Ve daha da kötüsü kurtulamıyorum bu psikolojiden.
Susmuyorum arkadaş , herkese kızıyorum günümü ve her dakikamı şuraya gidiyim , buraya kaçıyım da orada ağlayayım diyerek geçiriyorum şaka gibi biliyorum ama susmuyorum.Neyi, neden kafaya takıp ta bu şekilde dışarı atar ki insan.Neye üzülüyorum desem hallediyorum ama hep ağlıyorum.Ağladığım için yine ağladım deyip yine ağlıyorum.Ne olacak halim hiç bilmiyorum.Gözlerimde ki şişlik yüz ifadem gibi ya.Ne bulsam ağlıyorum.Sevmek çok zor .Severken mutlu olmak zor ama mutlu kalmak daha da zor.Çünkü sevince bir tek sen olmuyorsun, iki ayrı kafada ki insan biz oluyor.Kendinden çok onu düşünüyorsun.Mutlu olsun diye uğraşıyorsun.O bunu düşünmese kırılıyorsun.Düşünüp belli etmese kırılıyorsun.Sürekli düşünse sıkılıyor ,bunalıyorsun. NE OLACAK HALİM hiç bilmiyorummmm ???

13 Aralık 2012 Perşembe

HOŞ GELDİN..


Ve sen Hayatımın sahibi. Hoş geldin bana yeniden.Aslında hiç gitmemiştin içimden ama sana bu sözcüğü söylemek o kadar güzel geliyor ki dilime..Tekrarlamak istiyorum defalarca..HOŞGELDİN
Hoş geldin yeniden yanıma, yakınıma.Hoş geldin sevgililerin en yakını.En özleneni.En mükemmeli.
Uzandığım an sana dokunabilmek bile o kadar büyük bir titreyiş ki, anlatılmaz.
Sana sarılmak , sesini yakından duymak.. Yeniden yakınımda olduğunu bilmek .Seninle aynı gökyüzüne bakıp, aynı şehirde yaşamak.Aynı manzarayı görmek her camdan bakışımızda.Aynı havada üşümek ve daha sıkı sarılmak birbirimize.O kadar özletmişsin ki kendini.Yanımda olduğunu hissetmek paha piçilmez.
SENİ ÇOK SEVİYORUM. İyi ki Geldin..Hoş geldin..

26 Kasım 2012 Pazartesi

KENDİME NOTLAR


NOT 1: Her zaman gülümse ve gülümsemene sebep olan tek bir şeyi bile hayatından silme!
NOT 2: Ailene her şeyden ve herkesten çok değer ver.(Çünkü herkes gider bir tek annem kalır :)
NOT 3:Unutamadığın,unutamayacağın arkadaşların olsun.Onlardan vazgeçme.(insan insana her zaman gerek)
NOT 4:Hafta sonu da olsa bir günü mutlaka sadece kendin için ayır.
NOT 5:Sevdiğin kişiye saygını hiç eksik etme.
NOT 6:Hayat karşına ne getirirse getirsin kişiliğinden asla ödün verme.
NOT 7:Karşındaki kim olursa olsun kendi değerini düşüren konuşmalara girdiğinde oradan uzaklaş !
NOT 8:Eleştirildiğinde iyice dinle karşındakini anla ama asla cevap verme :)
NOT 9:Gururundan hiç vazgeçme ama sana zarar vermesine de izin verme.
NOT 10:Kardeşim dediğin arkadaşların olsun ama asla öz kardeşinle onları bir tutma :) (duymasınlar)
NOT 11:Babanla öğüt sohbetlerini , annenle dertleşme , yemek , aşk vb. muhabbetleri , kardeşinle didişmeyi asla ihmal etme yoksa kendilerini değersiz ve unutulmuş hissederler.(Buda özellikle annem için savaş başlangıcı demektir :)
NOT 12:Borcun olsun ( borç yiğidin kamçısıdır) ama bunu asla annen bilmesin yoksa ...
NOT 13:İşine saygını yitirme yitirdiysen geri kazanmaya çalış kazanamadıysan salla gitsin (senden önemli değil)
NOT 14:Eski okul yıllarının sohbeti olduğunda ortamda kimlerin olduğuna dikkatlice bak annen varsa hiçbir şey anlatma :)
NOT 15:Arkadaşlarının senin hakkında kötü konuştuklarını bilsen de sus konuşacağın zaman elbet gelecektir.
NOT 16:Anneni günde bir defa mutlaka ara !!!
NOT 17:Sevdiğin adamdan asla vazgeçme (gerçek sevgi kolay kolay kazanılmıyor ve böyle bir adam kolay kolay bulunmuyor)
NOT 18:Ojelerini, takılarını vb. odanda gizli bir çekmecede tut (her an yeğenin gelip hepsini karıştırabilir)
NOT 19:İş arkadaşlarını sev sevmezsen işin iş :)
NOT 20:Bu notları hiç unutma :)

22 Kasım 2012 Perşembe

Ceket, tişört ve pantolon, Suiteblanco
Çanta, Givenchy
Gözlük, Ray-Ban 
Ayakkabı, Converse

19 Kasım 2012 Pazartesi

KAFİKA

Sizlere daha önce gittiğim mükemmel ötesi, sevgililer için özel hemde çok özel olabilecek bir restauranttan bahsedeceğim.Sinan Çetin'in mekanı olduğunu duymuştum.Ne kadar doğru bilemeyeceğim.Cihangirde bir ara sokakta KAÇIRDIĞINIZ FİLMLER KAHVESİ isimli mekan girişinde herhangi bir restaurantı andırabilir herkese.Ama gel gelelim ilk olarak yemekleri enfes.İlk olarak bunu söylemem ilginç gelebilir herkese ama gerçekten enfesti.Mekanda localar var kaç kişilik istersen var diye biliyorum yanlış olmasın ama arkadaş gruplarıyla gidilebilecek localarda gördüm.Sonra ikimiz için ayrılan locayanın (alt katta ) güllerle, mumlarla süslenmiş koltuklar,ufak bir sehpa ve tabiki seçtiğimiz filmi izlememiz için kocaman bir projeksiyon ekranı vardı.İnanılmaz bir hazırlık, inanılmaz bir emek.Tüm ışıklar söndüğünde sadece seçtiğimiz film,şarap,güller ve sen ..Mükemmel bir ortam genelde çiftler evlenme teklifi için bu mekanı uygun görüyorlarmış diye duydum daha sonra ama kesinlikle doğru seçim.
Kocaman kocamann tavsiye tüm sevgililere :)





16 Kasım 2012 Cuma

VER BANA DÜŞLERİMİ 

VER BANA GÜLÜŞLERİMİ..

Şarkının başında dediği gibi gitmek kolay ya sonrası..Gitmek kimi için sonrasından daha kolaydır.Ama benim için göndermek bu hasretlikten daha zordu.Onu son kez gördüğümü bilmek.Bu kadar özleyeceğimi bilmek kadar zor bir şey olamaz.Son sarılış , son gülüş  ve son bakış.Ardından el sallamak onu uğurlamak...Ve sonrası şimdi VER BANA DÜŞLERİMİ.VER BANA GÜLÜŞLERİMİ.Çok özledim doya doya gülmeyi..

HUZUR

Sizlere kendimi sonsuz huzurlu hissettiğim, zaman dursun bu şekilde kalmak istiyorum diye o an ağlayabileceğim bir günden daha doğrusu bir kaç saatten söz edeceğim.Güzel, dinlenilmiş bir tatil gününün akşamı onunla Suada da bir akşam yemeği..
Sahile vardığımızda otoparka arabayı bırakarak,köhne bir çay bahçesine oturduk.
Öyle güzel sohbet ediyor o anlar beni öyle etkiliyordu ki sanki hiç çıkmamış , beraber güzel yerlerde gezmemiş, yemek yememişiz.Tabi o güne kadar çekilen 3 aylık özlemde var.Bakmaya doyamazdım gözlerine.Çay bahçesinde oturduk iki tane kahve istedik.Sandalyelerimizin ayağı sendelese denizde bulurduk kendimizi ve aramızda ufacık bir masa denemeyecek kadar küçük bir sehpa vardı.Kahvelerimiz geldi.Elimi tuttu.Rüzgar denizden yüzümüze öyle güzel öyle dinlendirici esiyordu ki   o gün o masada öylece susup kalmayı herşeyden çok isterdim.Arkasından denizin tam ortasında havuz ve boğaz manzarası ile mükemmel bir yemek.
Ben hep o günde kalmak isterdim sadece elimi tutsun isteyip aynı denizin sonsuzluğuna bakma hayali kuruyorum her an..,
Ve o huzuru çok özlüyorum..





ÖFKEM VAR..

Belkide üzüldüğümdendir bilinmez öfkem var hemde çok.
Beni üzen , düşünmeyen , yok sayan herkese.İçimden atamadığım, kimseye anlatamadığım, gün geçtikçe 
içimi söküp atan bir öfke bu.
Kaçsam diyorum herşeyden, herkesten bu kadar kolay olamaz diyorum sonra kendi kendime.Kararlarımda zorlanıyor, düşünce yapımı değiştiremiyorum.Aklıma başka hiçbir şey sokamıyorum.İnsanlar bu kadar mı kötü , hayat bu kadar mı zor.Bu kadar kolay mı atılıyor emekler çöpe.Bu tür sorunları ilk ben yaşamıyorumdur tabi ki ama diğer insanlar nasıl atlatıyor bunu sorguluyorum sürekli. Bu sefer kaçmayayım mücadele edeyim desemde bir kere bitti mi birşeyler tümden bitiyor insan için.Artık istemiyorum hiçbir şey...

15 Kasım 2012 Perşembe

SEKTÖREL TORPİL!!!

İs hayati zor bir o kadar zevklidir insan için. Hayata bağlayan, bazen kendine olan saygını arttıran bir etkendir. Bir çok insan sevdiği işi yapamasa da günümüzde  benim kadar isini seven bağlı olan insan azdır herhalde.
İs hayati zor demiştim ya, sizlere yaşadığım zorlukların bazılarından söz edeceğim.
İlk olarak bir işe baslarken içiniz deki o büyük heyecanı ve hevesi ilk gün sizi kabullenemeyip tanımaya çalışırken itici olan insanlar kırar.Sonra elinizden geleni yapmaya isinizi sonuna kadar sahiplenmeye başlarsınız.Her yükün ve sorumluluğun altına elinizi korkmadan koyarsınız. Yükselirsiniz,bilginize bilgi,kendinize her gün daha fazla şey katar tecrübe edinirsiniz. Arkanızda ofis içinde dönenleri duyar duymazdan gelir susar ödün vermezsiniz kişiliğinizden.Alttan alır sadece işinize bakar ve kendinizi daha fazla geliştirmeye çalışırsınız. Gece uyuyamaz yarın ki yoğunluğu nasıl atlatacağınızı planlar ancak öyle dalarsın uykuya.Ve sabah koşa koşa gider çözersiniz herşeyi.    Derken..
Ve bir gün gelir iste o gün dııııdısının dııııdısıı gelir, herşey biter yıllarca verdiğiniz emek suya düşer.Büyük sarsıntı geçirirsiniz ve bunun sonucu olarak sektörel torpil diye adlandırdığım olay gerçekleşir,sevdiğiniz,emek verdiğiniz,daha çok şey yapabilmek için mücadele ettiğiniz işinizi yok etmeye kalkarlar.İzlersiniz belki de ağlar.Ama sonunda anlarsınız ki elden hiçbir şey gelmez ve yolunuzu çizersiniz.Doğru yada yanlış mutlaka bir yol çizmek gerekir.Ve ilk iş deneyimi böylece sonuçlanır ...

13 Kasım 2012 Salı

Gel..

Bazen öyle bir an geliyor ki sessizlik nefesimi kesiyor.
Soluğum duruyor.
Öyle karanlık ki içimi saran bulutlar etrafımı göremiyor,kırıyor,parçalıyorum ve özür diliyorum ki o bulutlara sarılıyorum.Bu kırdıklarım bazen el oluyor bazen elim.Bazen kendimi atıyorum kör kuyulara bazen sessizliği.
İçimde kopanlar beni tüketirken sesim çıkmıyor.Daha da içime haykırıyorum.Eriyorum, gün geçtikçe,nefes aldıkça, özledikçe..İstiyorum ki nefesin nefes olsun nefesime.Ellerin korusun ellerimi her seferinde.Tenin deyince tenime özlem bitsin saniye saniye.Gitmiyor gözün gözümden..Bunları istedikçe bulutlar geliyor yine içime ve bitiyorum sessizlikte..
Ağlayamıyorum..
Dayanamıyorum..

Sizce de çok iyi değil mi ?

8 Kasım 2012 Perşembe

Tam Şuanda Sizin Tercihiniz Hangisi :)

BAZEN SADECE, SARILMAK İSTİYORUM..

Bazen sadece sarılmak istersin.Çünkü o sarılmayı anlamlı kılandır.
Dokunduğunda huzurun farkını anlatandır.Gözlerine daldığında kırpmak bile uzun bir zaman gelir gözlerine..
Sesi çaredir her bir derde.Uzak olması var ya birde hiç bitmeyen bir çiledir yüreğine.
Seni çok seviyorum..

6 Kasım 2012 Salı

HAYALLER..

Hayaller..Kelime anlamında sonsuzluğu taşıyan tek kelime bence..
Hayaller bizleri büyüten hedeflerimiz,umutlarımız,heveslerimiz,mutluluğumuz,amaçlarımızdır.
Hayaller bizizdir.Gelecektir.Hayal kurmazsak bir hedefimiz olmaz, bir hedefimiz ve amacımız olmadan bir yere varmamız mümkün olmaz. Hayal kurmak unutmayı önlüyormuş.Stephan Leacock, ''En fazla iş başaranlar en çok hayal kuranlar olabilir'' diyor. Bence de öyle tabi hayaller bitmez.Hayallerinizi unutmayın,sonuna kadar inanın,onları seslendirin ve gerisi gelecek,onlar gerçekleşecek bunu unutmayın.

Mutlu Hayaller...




5 Kasım 2012 Pazartesi

SEZEN AKSU

Sezen Aksu senelerin en iyi söz yazarı , yılların minik serçesi
Öyle bir şiirle öyle bir içtenlikle karşımızdaki ben dayanamadım dinlerken.İçimden koptu bir şeyler.
Aşkımın  asker olmasından kaynaklı tabi ki ama bu içtenlikle Sezen Aksu herkesi büyülemiştir bence.
Dinlemeniz ve izlemeniz sonuna kadar tavsiyemdir.. Dinleyin ve hissedin..

Mehmet bir türlü gitmiyor gözün gözümden
Hiç büyümemişsin, tanıdım çocuk yüzünden
Kan geldi kederden can özümden
Sen anacığını düşün, çok dikkat et! 

TÜM ASKERLERE!!!

VESİKALIK FOTOĞRAF..

Vesikalık fotoğraf çektirmeye gittim bugün.Pek adetim değildir de ehliyet için gerekli dediler.
Eskilerden tanıdığımız aile fotoğrafçısı diye nitelendirebileceğim bir fotoğrafçıydı gittiğim.
Çok keyifli bir çekim geçirdik sohbet ve muhabbetle.Çocukluk vesikalıklarımı açıp bugüne kadarkileri karşılaştırdık.Çok güzeldi hepsi.Ama farkettim ki yıllar geçikçe fotoğrafların kalitesi düşmüş.Işıklar,arka fonlar,açıkçası gösterilen özen.Önceden en güzel fotoğrafımız vesikalık olup özel olanlar değilmiydi?Eskiden dediğim dokuz on yıl önce yani.Arkadaşlarımın hatıra defterlerine verirdim fotoğraflarımı annemde kızardı sekiz  taneyi bitirme diye.O farklı bir fotoğraftı.Özeldi.İstendiğinde gerektiğinde bulunmalıydı bir kenarda.Artık herkesin elinde aynı makinelerden var, stüdyo fotoğrafçılığı kalmamış. Stüdyolara ilgi kalmamış.Özen kalmamış.Geçenlerde çalıştığım firmanın bir departmanı için iş ilanı verdik bir başvuru sitesine.Başvuruları değerlendirerek birinin işe başlamasını uygun gördük.Ama ilanlardaki fotoğraf kısmını görseydiniz sanırsınız mankenlik ajansıyız.Her fotoğraf bağda bahçede çekilmiş.Ciddiyet kalmamış resmiyet kalmamış.



Güzel bir konbin önerisi !!! İPEKYOL..


Şu sıralar en sık dinlediğim, çok sevdiğim bir arkadaşımın tavsiyesi ile bulduğum bir şarkıyı sizlerle paylaşmak istiyorum..
Eksik birşey mi var ???

4 Kasım 2012 Pazar

GÖMLEK, Mango
Çanta, Chanel
Pantolon, Zara
Ayakkabı, Stradivarius  
EVİM SENSİN..

Evet bugünde bu filmi izledim.Uzun zamandır bu kadar ağlamamıştım herhalde.Bir tek ben değil bütün salon hıçkırdı filmde.Sayılı olan yerli aşk filmlerinden biri olduğunu düşünüyorum.Filmin konusu ;
Başrol oyuncusu Leyla başından geçen bir ayrılık sonrası baba evine dönmüştür.
İskender ise küçük yaşlardan beri şanssız bir hayat yaşamış ve hayatı boyunca hiç evim diyebileceği bir yere sahip olmamış bir adamdır.Bu ikilinin aşkını anlatan sahnelerde kalmayı çok isterdim ve filmin sonunun gelmemesini.Fahriye Evcen in söylediği karadeniz türküsü beni çok etkiledi.
Sonunu yazmak istemiyorum çünkü hala aşka inanan herkese tavsiyemdir.İzlenilmesi gerek..



BİR PAZAR..

Bir pazar gününün en güzel yanı sabahıdır bence.Ailecek bir pazar kahvaltısının ardından çay ve gazete keyfi yapılır.Acelen yoktur hiçbir şeye zamanla yarışmıyorsundur. İstemediğin sürece evden çıkmak zorunluluğunda yoktur.Hatta istemezsen telefonla bile konuşmazsın.Kimseyle konuşmazsın.Pazar günü senindir.Pazar günü sensindir.Pazar günü bütün haftanın yorgunluğunu hissettiğin ve dinlenebileceğin tek gündür.Pazar günleri en çabuk geçen gündür.Ama pazar günü onun diğer telefonun ucunda olduğunu bildiğim tek gündür.

Ve haftanın en değerli günüdür..

2 Kasım 2012 Cuma

BUGÜN..

Uzun zamandır bugün kadar bunaltıcı , sıkıcı , bitmeyen bir gün geçirmemiştim..
Herşey neden hep üst üste gelir.Bir sıkıntı diğerini de mi çekiştirir anlamıyorum ki.
Mutsuz bir gün bugün.Aynı zamanda yalnız.
Bugünün bitmesi içimdeki o burukluğun geçmesi için ne gerekli bilmiyorum ama sanırım bir el..
Daha doğrusu ondan uzanan bir el .
Seni cok seviyorum ve bu bitmeyen günlerden nefret ediyorum :(
Gel ve bir daha hiç böyle sıkıcı günler geçirmeyelim..

1 Kasım 2012 Perşembe

BABAM..

Bugün özel bugün güzel bir gün..
Unutulmayan ve hiç unutmayacak kadar değerli bir gün.
Canım babacığım..
Her zaman Arkamızdaki o büyük, o yıkılmaz dağ..
Evimizin direği, gözümüzün bebeği, en kıymetlimiz,neşemiz,mutluluğumuz,sevgimiz,saygımız..
Bize hayatı öğreten,yaşamayı sevdiren canım iş arkadaşım :)
Doğum günün kutlu olsun İyiki doğmuşsun. İyiki varsın Seni çok Seviyorum Babacığım..


31 Ekim 2012 Çarşamba

UZUN HİKAYE


Kenan İmirzalıoğlu ve Tuğçe Kazaz ın baş rollerinde yer aldığı Kitaptan sinemaya uyarlanan bu güzel filmi izlediniz mi?
Osman Sınav'ın 11 yıldır düşündüğü bir projeymiş Uzun Hikaye'yi çekmek..Neden bu kadar yıldır filmin beklediği sorusuna ise, böylesi güzel bir filmi de ancak on yılda bir çekerim diyerek cevaplıyor Osman Sınav. 
Eğer izlemediyseniz sizlere kısaca filmin konusunda söz edeceğim.
Bulgaryalı Ali Sosyalist lakaplı ancak sosyalist değil sadece haksızlığa gelemeyen ,eşitliği savunan biridir. Kaçarak evlenmişler Münireyle ve güzel bir oğulları vardır. Kaçma hikayeleri de dillere destan :) Ali'nin yaşadığı yerlerdeki haksızlıklara göz yummaması her seferinde başka kasabalara göç etmelerine yol açmış. Birbirlerini çok seven çiftin aşkı film boyunca bizlere çok güzel bir şekilde aktarılmıştır.İkinci çocukları olurken Münire yaşamını yitiriyor. Filmin ikinci yarısında bu aşk yolculuğunu Ali'nin oğlu Mustafa devralıyor.Ve savaşmaya o devam ediyor.Kenan İmirzalıoğlu ise hapiste son buluyor .Oyunculuklar mükemmeldi diyebilirim, Kenan İmirzalıoğlu döktürmüş de döktürmüş, bu adam gerçekten ekrana da çok yakışıyor diğer oyunculukların da mükemmelliği yanında Kenan İmirzalıoğlu tek başına bence filmi almış ve götürmüş :) İzlemeye Değer..






ASTIMIM VE DOKTORUM

Yeni bir gün ve hastahanede açılan gözler..
Küçükken de sevmezdim zaten şu hastahane kokusunu..Başıma geleceği biliyor gibiymişim :)
İlaçlar , doktorlar , hastalar.
Hasta olmayıp ta hastahane de olan insanlara,hatta orada çalışarak hayatını orada geçiren insanlara mantık erdiremedim,erdiremeyeceğim.
İnşallah kısa zamanda bende rahatsızlığımdan kurtulurum ve bir daha yolum düşmez.Bir tek benim değil kimsenin yolu düşmez umarım :(
En güzeli de raharsızlığınız ne olursa olsun doktora şikayetinizi söylersiniz ve doktor size korkulacak bir şey yok ama ... diyerek sanki burnun kanıyor der gibi ciddi bir hastalık anlatır ya :)
Bana da bugün ciğerlerinde yara var dedi doktorcum ama öyle güzel anlattı ki sanki elimde yara çıkmış  tövbe tövbe diyorum onları da anlıyorum tabi nelerini görüyorlar ama unutmasınlar ki biz görmüyoruz onların gördüklerini.. 
Sizlerle Nazım Hikmet'ten çok sevdiğim bir şiiri paylaşacağım..

BEN SENDEN ÖNCE ÖLMEK İSTERİM... 

Ben senden önce ölmek isterim. 
Gidenin arkasından gelen 
gideni bulacak mı zannediyorsun? 
Ben zannetmiyorum bunu. 
İyisi mi, beni yaktırırsın, 
odanda ocağın üstüne korsun 
içinde bir kavanozun. 
Kavanoz camdan olsun, 
şeffaf, beyaz camdan olsun 
ki içinde beni görebilesin... 
Fedakârlığımı anlıyorsun: 
vazgeçtim toprak olmaktan, 
vazgeçtim çiçek olmaktan 
senin yanında kalabilmek için. 
Ve toz oluyorum 
yaşıyorum yanında senin. 
Sonra, sen de ölünce 
kavanozuma gelirsin. 
Ve orda beraber yaşarız 
külümün içinde külün, 
ta ki bir savruk gelin 
yahut vefasız bir torun 
bizi ordan atana kadar... 
Ama biz 
o zamana kadar 
o kadar 
karışacağız 
ki birbirimize, 
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz 
yan yana düşecek. 
Toprağa beraber dalacağız. 
Ve bir gün yabani bir çiçek 
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse 
sapında muhakkak 
iki çiçek açacak: 
biri sen 
biri de ben. 
Ben 
daha ölümü düşünmüyorum. 
Ben daha bir çocuk doğuracağım. 
Hayat taşıyor içimden. 
Kaynıyor kanım. 
Yaşayacağım, ama çok, pek çok, 
ama sen de beraber. 
Ama ölüm de korkutmuyor beni. 
Yalnız pek sevimsiz buluyorum 
bizim cenaze şeklini. 
Ben ölünceye kadar da 
bu düzelir herhalde. 
Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bu günlerde? 
İçimden bir şey: 
belki diyor. 

18 ŞUBAT 1945 
 NAZIM HİKMET.


SEVMEK..

Sevmek kolay degil..
Gözlerime baktığında gözlerimi kırpmaktan korkarcasına dalmak gözlerine.
Kalbimin atışını son hızıyla hissetmek..
Avuç içlerinin kokusunu bile özlemek yokluğunda kolay değil..
Dostluğundan uzak kalmak, senli sohbetlere gözleri yaşlı bakmak,
Saçının bir teline bin geceyi feda edercesine hasret duymak,içimdeki burukluğu yok saymak.
Allah'ın her günü gün saymak hiç kolay değil..

ZOR ama sen bin yıl de yine beklerim ...


ÜZGÜNÜM AMA SENİ SEVİYORUM..

Sizlere yine daha önceden seyretmiş olduğum bir filmden söz edeceğim.

Gerçek aşk, hiç beklemediği bir anda, ciddi, yakışıklı ve başarılı biri olan kırklı yaşlardaki Alex'in hayatına giriverir. Niki, on yedi yaşının verdiği bütün masum neşesi ve şaşırtıcı bilgeliğiyle hayatına girer. ( Niki tüm kızların beyenisini çekecek, doğal güzelliği bence simgeleyen bir kız :)Yıllardır birlikte yaşadığı kadının arkasında bıraktığı köhnemiş bütün kalıpları, yerleşik fikirleri ve kasvetli alışkanlıkları, hatta hüznü siler atar. Aşklarındaki ve sevişmelerindeki şefkat ve güvene rağmen, ileride mutlu olacakları açıkken, Niki ona daha önce hiç gülmediği kadar gülmeyi göstermişken, Alex eski sevgilisiyle yaşadığı daha mantıklı hayatına döner. Niki'yi terk eder. Niki 18 yaşını doldurmaya yaklaşmış finallerine çalışırken, gizlice Alex'i beklemektedir. Yüreğinin derinliklerinde bir hayali canlı tutmaktadır. Alex'in hayatında ilk defa, gerçek aşkı kabullenecek ve ona inanacak cesareti bulacağı hayalini.Ve filmin sonu Alex mutluluğuna döner.Kesinlikle izlenmesi gereken  , izlerken kız çok tatlı adam çok karizmatik diyebileceğiniz sevimli bir aşk filmidir :)

Son Derece Tavsiye :)

30 Ekim 2012 Salı

RENGARENK BİLEKLİKLER :)

Şu sıraların çok fazla trendy olan ve benimde çok sevdiğim rengarenk bileklikler müthiş değil mi?
El yapımı olanlar, çivili olanlar, taşlı olanlar bir sürü bir sürü :)
Bu moda hiç bitmesin ..

LİSE DOSTLARI

Bugün hiç ummadığım anda liseden çok sevdiğim bir arkadaşım aradı.Herkes bu akşam onların evinde  toplanacakmış.Herkes dediğim lise grubumuz :)Biz 6 kişiydik birde kız kardeşimiz var tabi.
İşten çıkınca gittim öyle özlemişim ki sohbetlerini, saçma sapan gülüşlerimizi.Onlarla neden sık sık görüşmediğimi,görüşemediğimi hiç bilmedim.Yalnız kalmak hiç istemedim ama sanırım kendimi bu yalnızlığa kendim ittim.Hepsi ayrı güzel onların .Birtanesi bebek bekliyor Efsa bebek gelecek.Bebeğimizin ismi biraz zor söyleniyor ama üzerinde çalışıyoruz :) Diğeri nişanlı benim gibi :) Birtanesi var hep yalnız kalmalı gibi onu hep öyle sevdik en çok o evlense şaşırırım nedense bu yazıyı okuyunca muhakkak kendini anlayacaktır ama buradanda kendisiyle uğraşmıyım :) Hepsi başka hepsi ayrı güzel.Çocukluğum onlar, en sorumsuz günlerim, hiçbirşeyi düşünmediğim,dert etmediğim yanlarındayken sadece onlara doymaya çalıştığım huzurum onlar.Her defasında arayı açmayalım diyerek vedalaştığım ve bilemeden arayı açtığım insanlar onlar.Beni en iyi tanıyan bilenler onlar.Siz hep benim lise dostlarım, canlarım olarak kalacaksınız.Bugün görüşemediklerimizi de unutmamak lazım bu özel yazıda.Hepinizi çok seviyorum...

Sevgiliye İyi ki Varsın..


Hayatımda olduğun için, Tek dostum olduğun için , Sözüm olduğun için İyi ki Varsın ..

Başka şehirlerde, özlemle sevdiğimiz için,sabrımız için,güzel günler için özlemi bile tatlı kıldığın için İyi ki Varsın...

Yanımda olamasan da bir gün bu ayrılığın biteceğini bilmek güzel.Ve hep yanımda olacağını bilmek.

Bir ömür kokunu duymak hayali bugünlerde tek çarem belkide..
Uyandığım her sabah güzel kirpiklerine kavuşmak hayatı güzel kılan olacak.15 aylık bir mücadele.Bir özlem savaşı belkide bu yaşadığımız.Ve kazanıcaz..

Ama fazla uzatma bu ayrılığı olur mu hemen gel..

Geldiğin gün yakacağım bütün ışıkları gözlerimde.

Seni hep bekliyorum burada bıraktığın yerde son vedadaki gülümseyişle...

İyi ki Varsın..



LİFE IS BEAUTIFUL...

Sizlere daha öncelerde izlediğim ama hala konusuyla,oyunculuğuyla beni etkileyen,
sohbetlerde sıkça bahsettiğim, değerli bir filmden söz edeceğim.
Life ıs beautiful filmi izleyen tüm bayanları öncelikle kendisine bu şekilde aşık bir erkek arayışına sokucaktır :)
Konusundan kısaca söz etmek istiyorum.
1930'ların İtalya'sında Guido adındaki tasasız, kaygısız bir Yahudi kitapçı yakın bir şehirdeki güzel kadına kur yapıp onunla evlenerek bir peri masalı başlatır.(blogumun ismi olan bonjour princesse Guıdonın eşine hitabıdır) İtalya'yı Alman güçleri istila edene kadar birlikte mutluluk içinde yaşarlar. Ailesini bir arada tutabilmek ve oğlunun Yahudi toplama kamplarının dehşetinden elinden geldiğince uzak tutmak çabası ile Guida bu yıkımı bir oyun gibi gösterir. Bu oyunun kazanma ödülü ise bir tanktır...
Baba ve çocuğunun iletişimi, fedakar bir annenin yaşadıkları ve AŞK inanılmaz bir gösterimle bizlere sunulmuştur.

Son derece tavsiyemdir :)





29 Ekim 2012 Pazartesi

İyi Akşamlar;

Geç bir saat ama İstanbul trafiği :( 
Ortaköy deki Bayram kutlamalarına katıldım bugün.Aslında pek haberim yoktu diyebilirim kutlamalardan, ama katılmam iyi oldu.Gidince şok olum kalabalık inanılmazdı.Havai fişek,lazer gösterileri İstanbul un güzelliklerini bir kez daha sergiledi.Gökyüzü farklı bir renge büründü sanki.En güzeli ay yıldız şeklinde atılan havai fişeklerdi.Unutulmaz bir gösteri olduğunu tüm seyretme şansı bulanlardan duyabilirsiniz.Bir kez daha gurur duyduk şanımızla.Unutmamalı ki bugün 365 günden herhangi biri değil 365 günü  hür yaşamamızın başlangıcı olan gündür.

Tüm milletimizin 29 Ekım Cumhuriyet Bayramı Kutlu Olsun..




Merhabalar;

İlk olarak (SU İÇMEK+NEFES ALMAK+ONUNLA OLMAK) başlığı altındaki yazımla bloguma başlamam benim nasıl bir aşık olduğumu anlatmıştır sizlere.
Aşkımın uzaklarda olduğunu da.
Aşkımdan uzun uzun bahsedeceğim ama yanı sıra,
Hoşunuza gidecek ilginizi çekecek güzel ve özel 
(Mekanları , Yemekleri, Şehirleri, Modayı, Hayatın içindeki herseyi)sizlerle paylaşacağım..



sSU İÇMEK


Huzur gibi,Sessizlik gibi,Gece gibi..Doya doya ama yudum yudum sevmek gibi ..

NEFES ALMAK 


Yaşamak gibi,Kirpiklerini özlemek gibi,Koşarak gidip ona sarılmak gibi..


ONUNLA OLMAK


HAYAT GİBİ..SU İÇMEK GİBİ..NEFES ALMAK GİBİ..MUTLULUK GİBİ...